Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

barut gibi

  • 1 barut gibi

    a) irascible, irritable, brusque b) bitter, acrid

    İngilizce Sözlük Türkçe > barut gibi

  • 2 barut

    barut <- tu> (Schieß)Pulver n;
    barut gibi Person aufbrausend;
    barut kesilmek (oder olmak) in Wut geraten;
    barutla oynamak fig mit dem Feuer spielen

    Türkçe-Almanca sözlük > barut

  • 3 barut

    (-tu)
    по́рох

    barut ambarı — порохово́й склад

    barut dumanı — порохово́й дым

    kara barut — чёрный по́рох (дымный)

    barut fıçısı gibi — как порохова́я бо́чка

    barut gibi — а) как по́рох; вспы́льчивый; б) о́стрый, ре́зкий (напр. о горчице)

    barut gibi bir adam — вспы́льчивый челове́к

    barut olmak — прийти́ в я́рость, вспыли́ть

    barutla oynamak — игра́ть с огнём

    Büyük Türk-Rus Sözlük > barut

  • 4 barut fıçısı

    порохова́я бо́чка
    ••

    Türkçe-rusça sözlük > barut fıçısı

  • 5 barut

    ",-tu gunpowder. - fıçısı 1. powder keg. 2. powder keg, place where strife could break out at any moment. - fıçısı gibi (place) which is a powder keg, where strife could break out at any moment. - gibi 1. irascible. 2. very sour; very bitter. - hakkı mil. powder charge. - kesilmek/olmak to fly off the handle, go into a rage. - kokusu gelmek (for a battle) to be likely to happen. -la oynamak to play with fire. - veznesi powder flask."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > barut

  • 6 barut fıçısı gibi

    а) разгне́ванный, по́лный не́нависти / зло́сти ( о человеке)
    б) как порохова́я бо́чка (о грозящем скандале и т. п.)

    Türkçe-rusça sözlük > barut fıçısı gibi

  • 7 ateş

    "1. fire. 2. fever, temperature. 3. vivacity, exuberance. 4. zeal, ardor, fervor, vehemence. 5. gunfire; artillery fire. 6. mil. Fire! 7. danger; catastrophe. 8. a light (for a cigarette). - açmak /a/ to open fire (on). - almak 1. to catch fire, take fire. 2. to be alarmed. 3. (for a gun) to be fired. - almamak (for a gun) to misfire. - almaya mı geldin? colloq. Have you come to get fire? Why are you rushing off? -e atılmak/(kendini) -e atmak to throw oneself into the fire, risk one´s life blindly. -e atmak /ı/ to put (someone) in a dangerous position. - bacayı sardı. colloq. Things have gotten out of control. -le barut bir arada/ yerde olmaz/durmaz. proverb It is dangerous to leave a young couple alone together. - basmak /a/ to flush and feel hot from tedium, discomfort, or boredom. -i başına vurmak to explode with anger, blow one´s top. - çıkmak to have a fire break out. -i çıkmak to have one´s fever go up. -i düşmek to have one´s fever go down. - düştüğü yeri yakar. proverb A calamity only really affects its immediate victim. - düşürücü antipyretic. - etmek /a/ to fire (on), shoot (at). - gemisi hist. fire ship. - gibi 1. very hot. 2. very quick, active, agile, intelligent. - gibi yanmak to have a fever. -ten gömlek ordeal. -e göstermek /ı/ to heat (something) slightly by holding it to the fire. - hattı/boyu firing line. -ler içinde feverish, suffering from fever. - kesilmek 1. to get very angry. 2. to become industrious and active. 3. (for gunfire) to stop. - kesmek to cease fire. - kırmızısı fiery red. - olmayan yerden duman çıkmaz. proverb Where there is smoke there is fire. - olsa cirmi/cürmü kadar yer yakar. colloq. He cannot do much harm. -le oynamak to play with fire. - pahasına/pahası very expensive. - parçası 1. very active, industrious. 2. mischievous, naughty (child). - püskürmek/saçmak /a/ to spit fire (at), be very angry (with). - saçağı sardı. colloq. Things have gotten out of control. - tuğlası firebrick. -e tutmak /ı/ 1. to heat (something) slightly by holding it to the fire. 2. to subject to gunfire. -i uyandırmak to poke up a fire. - vermek /a/ to set on fire, burn. -e vermek /ı/ 1. to set fire to. 2. to panic, upset, frighten. 3. to lay waste, ravage, devastate (a country). -e vurmak /ı/ to put (food) on to cook. -e vursan duman vermez. colloq. He is remarkably stingy. - yağdırmak 1. to shoot repeatedly and continuously. 2. to rant and rave at everybody. - yakmak to light a fire. -ine/nârına yanmak /ın/ to be mistreated because of (someone else). -i yükselmek to have one´s fever go up."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > ateş

См. также в других словарях:

  • barut gibi — 1) öfkeli, huysuz, sert, aksi (kimse) Hocamız barut gibi sert bir adam. H. R. Gürpınar 2) pek ekşi 3) acı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • barut — is., Far. bārūd Ateşli silahla bir merminin atılmasına veya herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan, patlayıcı madde Birleşik Sözler barut esmeri barut fıçısı barut hakkı baruthane barut kabağı barut rengi Atasözü, Deyim …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • barut fıçısı — is. 1) Barut koymaya, doldurmaya ve muhafaza etmeye yarayan fıçı 2) mec. Her an olay çıkabilecek durumda olan yer Makedonya nın bir başka adı barut fıçısıydı o dönemde. N. Cumalı 3) mec. Çok kızgın, sinirli ve kinle dolu kimse Atasözü, Deyim ve… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • barut fıçısı gibi — 1) çok kızgın, sinirli ve kinle dolu (kimse) Sadi Nahit i delice kıskanıyordu, içi bir barut fıçısı gibi hasetle doluydu. T. Buğra 2) kavgaya yol açacak (durum) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • BARUT — yun. Güherçile ile kükürt ve kömürden mürekkeb, alev alıcı bir maddedir ki, toz halinde olup, umumiyetle ateşli silahlarda ve taş kırmak gibi işlerde kullanılır. * Mc: Çabuk kızan, şiddet ve hiddete kapılan …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • Erener — Sertab Erener Sertab Erener ouvre le Concours Eurovision de la chanson 2004, en mai 2004, à Istanbul Sertab Erener (née le 4 décembre 1964 à Istanbul d une mère architecte et d un père avocat) est une chanteuse de musique pop tur …   Wikipédia en Français

  • Sertab — Erener Sertab Erener ouvre le Concours Eurovision de la chanson 2004, en mai 2004, à Istanbul Sertab Erener (née le 4 décembre 1964 à Istanbul d une mère architecte et d un père avocat) est une chanteuse de musique pop tur …   Wikipédia en Français

  • Sertab Erener — Naissance 4 décembre 1964 (1964 12 04) (46 ans) Istanbul, région de Marmara Pays d’orig …   Wikipédia en Français

  • ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kabak — is., ğı, bit. b. 1) Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki (Cucurbita) 2) bit. b. Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü 3) Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile 4) müz. Kabak kemane… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dumanlı — sf. 1) Dumanı olan, duman çıkaran Dumanlı barut. 2) Sisli, sisle örtülü 3) mec. Sıkıntılı, bulanık Karışık rüyalarda görülen manzaralar gibi dumanlı bir sahne. A. Gündüz 4) mec. Esrik, sarhoş Birleşik Sözler başı dumanlı kafası dumanlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»